17 Mart 2009 Salı

oKuDuĞuMuZu AnLadIk mI?

Hatırlıyor musunuz,ilkokul Türkçe kitaplarında her okuma parçasının ardından böyle bir bölüm vardı.Ne anlatmak istiyordu o parça bize,ana fikri neydi,teması neydi ??Öğretmen birer birer her soruyu cevaplandırırdı kalkan parmaklara söz vererek.
Merak ediyorum,acaba şimdi anlıyor muyuz okuduğumuzu?her anlamda okumak ama.Ordaki öykülerden yola çıkalım hayatımızın her bir anı bize bir şeyler anlatmak istemiyor mu? Her yaşadığımız şeyin bir nedeni her karşılaştığımız yeni insanın bir amacı yok mu?Okuduklarımızdan,yaşadıklarımızdan bir şeyler öğreniyor muyuz ??? Karşımızdakinin ne anlatmak istediğini anlayabiliyor muyuz?Empatiye hiç girmiyorum bile,bu bencil bireylerin oluşturduğu nesilde empati kelimesinden bile bahsedemiyorum ne yazık ki…
Herkes kendi doğrusunu yapıyor,doğru olmasa da bunu savunmaya devam ediyor.halbuki hataları kabul edip,hayata gülümsemek daha kolay değil mi?Gülerken kullandığımız kaslar somurttuğumuzda kullandığımız kaslardan çok daha fazla.neden kendimizi yoruyoruz kötü olmak için?oysa çok daha basit yaşamak.basitten kastım bayağı,adi demek değil.kolay demek hiç değil.daha basit demekten kastım yalın,sade…olduğumuz gibi.
Aynaya baktığınızda bir yabancıyla karşılaşıyor musunuz.belki de aynaya bile bakamıyorsunuz,kaçıyorsunuz ondan.somurtuk bir suratı görmek hoşunuza gitmiyor değil mi?çok basit aslında sen aynaya bakarken gülersin yansıma da sana güler.sen kızgın ifadeyle bakarsın,nefretle cevap gecikmeyecektir.
Birbirimizi anlamak öyle güç oldu ki…tutturmuşlar bir hırs,ego…çok yüksek yerlere gelebilirsiniz,çok başarılı olabilirsiniz ama dönüp arkanıza baktığınızda sevdiklerinizin enkazıyla karşılaşmamanız dileğiyle,lütfen okuduğumuzu gerçekten anlayalım ,kuru kuruya değil…

1 Mart 2009 Pazar

Kırmızı

Kırmızı benim adım… İştahım, tutkum, hırsım var. Bir sürü renk arasından sıyrılıp insanların suratına çarpıyorum. Damarlarınızda gezen kanın rengi de benim, iştah açan bir yemeğin salçasının rengi de.Ne yaparsanız yapın sönük kalacaksınız yanımda,silinip gideceksiniz.Aşkın rengi de benim şehvetin de.Büyük panolarda benim rengim hüküm sürer.En iyi markalar beni seçer.İştahınızı kabartır,zamanı unuttururum.Kan basıncınızı arttırır,adrenalin salgılarım ben.Meydan okuyorum size…

Takunyalarım size ben buradayım diyecek hep. Koşarken bütün sokak duyacak sesimi. Ne yöne gittiğim hep anlaşılır olacak, ayaklarım yere basacak. Daha görmeden bileceksiniz benim geldiğimi, aklınıza kazınacak bu ses. Yüzünü batıya dönmüş ama geleneklerinden ödün vermeyen bir yürüyüş benimki.

En önemlisi ise genç olmam. Heyecanım sizin ölü ruhunuza iyi gelecek, ilk aşkınızı hatırlayacaksınız. Yaz başladığında yediğiniz ilk dondurma gibi, yorgunken içtiğiniz kahve gibi iyi geleceğim size. Kafam saçma sapan yetişkin deneyimleriyle dolu değil, beynim dipdiri. .Sizin entelektüel tavırlarınız onların hoşuna gitmiyor, olduğunuz yerden bakınca bunu anlamıyor olmalısınız.

Kırmızı takunyalara sahip küçük bir kızım ben. Boyumdan büyük hayallerim var. Parmaklarımın ucuna basarak en üstteki rafa kendi adımı koyacağım.